Demokrasimiz 1 Mayıs eşiğini aşmıştır!
1 Mayıs 2007 günü İstanbul çok kötü görüntülere sahne olmuştu. Çekilen fotoğraf kareleri demokrasi ile yönetilen bir ülkeye yakışmayacak türdendi. O gün yazdığım yazının başlığını şöyle koymuştum;
Demokrasi’nin önünde duran 1 Mayıs eşiği aşılmalıdır! ***
İstanbul Valiliği, Türkiye’nin en önemli işçi sendika, federasyon ve konfederasyonlarının 1 Mayıs gününü Taksim’de kutlama gibi hukuksal talebini olmadık bahanelerle geri çevirip, reddediyordu; aldığı önlemlerle de İstanbul’a deli gömleği giydiriyordu.
"Taksim, İstanbul'un merkezi, orayı miting alanı yaparsak, İstanbul kilitlenir."
2007 ve 2008 yıllarında Taksim’e giriş çıkışlar kapatılmış önlemler köprü girişlerinde alınmış, insanlar işlerine dahi gidememişti. Sokaklarda gaz bombaları patlatılmış, ilgili ilgisiz, genç yaşlı, yerli yabancı ayrımına bakılmaksızın caddelerde yürüyenler coplanmış, nezarete atılmıştı.
Hükümetse bir taraftan demokratikleşme mesajları verirken, diğer taraftan çalışanların hak talepleri karşısında yine bir ayrım gözetmeksizin herkesi toptan terörist ilan etmesi de ayrı bir çelişkiydi.
Güneşin balçıkla sıvanamayacağı yeni milenyumda Türkiye’de bir kere daha 1 Mayıs kutlamalarının Taksim’de yapılması süreciyle yaşanmış ve ispatlanmış oldu.
Öncelikle; büyük bir kazanılmış hak geri alımı olan ve 12 Eylül tarafından toptan yasaklanan 1 Mayıs, resmi tatil ilan edildi.
Sonrasında; bu sene Taksim kutlamalara açıldı.
“Neden illa ki Taksim?” sorusu abesle iştigaldi; ancak geride bıraktığımız 30 yılı aşkın süre içinde her 1 Mayıs öncesinde sürekli dile getirilmiştir.
Oysa 1 Mayıs 1977 yılında Taksim’de olup bitenler tam da bu sorunun cevabının “mutlaka orada kutlanmalıdır” şekliyle kendiliğinden vermektedir.
Ayrıca sıklıkla herkesin bir tarafını eleştirdiği, bu demokratik hakkı kısıtlamaya çalışanların bir taraftan da “demokratik olmadığı için değiştirmek istediği” anayasamız demokratik hak kullanımı ile ilgili olarak bir arazi ölçülendirilmesi, mekân kısıtlaması getirmemektedir.
Taksim İstanbul’un ve Türkiye’nin en önemli merkezidir ve şu bir gerçek ki en coşku dolu anlarımızda kendiliğinden insanların bir araya geldiği bir toplanma merkezidir.
Örneğin, UEFA Şampiyonu Galatasaray ve Dünya Kupası üçüncüsü milli takımımızın şehir boyu attığı turun nihayetlendiği yer Taksim olmuştur.
Yine İstanbul’un en önemli şehir planlamacılık örneklerinden biridir Taksim Meydanı; bir çok noktadan giriş ve çıkışları vardır; insanlar çok kolay bu meydana toplanabilmekte ve yine aynı kolaylıkla dağılabilmektedir. 1 Mayıs 1977 katliamının çok daha büyük bir faciaya dönüşmesini önleyen de meydanın bir anda boşalabilmesi olmuştur. (Bu cümlemiz katliamın facia olmadığı anlamında değerlendirilmemeli; bir görecelilik değerlendirmesi yapıldığı göz önünde bulundurulmalıdır.)
Hatırlanacağı gibi bir zamanlar ülkemizde 21 Mart sendromu vardı ve o gün zaman zaman bir ayaklanma kalkışmasını bastırma görüntülerinin karelerini yansıtıyordu bizlere; ancak zaman içinde bu tarihle de barışıldığı gibi ülke çapında resmi bir bayram havasında kutlanır oldu.
1 Mayıs 2010 tarihi ülkemiz açısından bir demokrasi zaferidir.
Aynı zamanda içindeki muhalif renklerin çeşitliği bakımından da büyük bir demokrasi zenginliğidir.
Bu aynı zamanda bir arada yaşayabilme kültürünün ve bilincinin oluşması bakımından da etkisi azımsanmayacak bir pratiktir.
Demokrasinin tanımlarından ve anlamlarından bir tanesi de budur.
Türkiye demokrasisi önünde duran çok önemli eşiklerden bir tanesini aşmıştır. Eşiğin aşılması sorunların hepsinin çözülmüş olduğu demek değildir.
Demokrasimizin en büyük eksikliklerinden bir tanesi ifade özgürlüğünün halen yeterince anlaşılamamış ve uygulanmıyor olmasıdır. Ayrıca sınıfsal muhalefetin ve bunun örgütsel ifade şeklinin de yerleşmediği ortadadır.
Sol parti tartışmaları bu taban üzerine oturtulmadan entelektüel bir tartışma platformu olmanın ötesine geçemeyecektir.
Avrupa’nın birçok yerinde 1 Mayıs şiddet eylemlerine sahne olmuşken, İstanbul Taksim Meydanı’ndaki görüntüler insanın içini aydınlatmış, coşku ile doldurmuştur.
“Emeği” geçen herkese teşekkürler.
Uzay Gökerman
*** Türkiye 1 Mayıs eşiğini aşmalıdır!
Demokrasi’nin önünde duran 1 Mayıs eşiği aşılmalıdır! ***
İstanbul Valiliği, Türkiye’nin en önemli işçi sendika, federasyon ve konfederasyonlarının 1 Mayıs gününü Taksim’de kutlama gibi hukuksal talebini olmadık bahanelerle geri çevirip, reddediyordu; aldığı önlemlerle de İstanbul’a deli gömleği giydiriyordu.
"Taksim, İstanbul'un merkezi, orayı miting alanı yaparsak, İstanbul kilitlenir."
2007 ve 2008 yıllarında Taksim’e giriş çıkışlar kapatılmış önlemler köprü girişlerinde alınmış, insanlar işlerine dahi gidememişti. Sokaklarda gaz bombaları patlatılmış, ilgili ilgisiz, genç yaşlı, yerli yabancı ayrımına bakılmaksızın caddelerde yürüyenler coplanmış, nezarete atılmıştı.
Hükümetse bir taraftan demokratikleşme mesajları verirken, diğer taraftan çalışanların hak talepleri karşısında yine bir ayrım gözetmeksizin herkesi toptan terörist ilan etmesi de ayrı bir çelişkiydi.
Güneşin balçıkla sıvanamayacağı yeni milenyumda Türkiye’de bir kere daha 1 Mayıs kutlamalarının Taksim’de yapılması süreciyle yaşanmış ve ispatlanmış oldu.
Öncelikle; büyük bir kazanılmış hak geri alımı olan ve 12 Eylül tarafından toptan yasaklanan 1 Mayıs, resmi tatil ilan edildi.
Sonrasında; bu sene Taksim kutlamalara açıldı.
“Neden illa ki Taksim?” sorusu abesle iştigaldi; ancak geride bıraktığımız 30 yılı aşkın süre içinde her 1 Mayıs öncesinde sürekli dile getirilmiştir.
Oysa 1 Mayıs 1977 yılında Taksim’de olup bitenler tam da bu sorunun cevabının “mutlaka orada kutlanmalıdır” şekliyle kendiliğinden vermektedir.
Ayrıca sıklıkla herkesin bir tarafını eleştirdiği, bu demokratik hakkı kısıtlamaya çalışanların bir taraftan da “demokratik olmadığı için değiştirmek istediği” anayasamız demokratik hak kullanımı ile ilgili olarak bir arazi ölçülendirilmesi, mekân kısıtlaması getirmemektedir.
Taksim İstanbul’un ve Türkiye’nin en önemli merkezidir ve şu bir gerçek ki en coşku dolu anlarımızda kendiliğinden insanların bir araya geldiği bir toplanma merkezidir.
Örneğin, UEFA Şampiyonu Galatasaray ve Dünya Kupası üçüncüsü milli takımımızın şehir boyu attığı turun nihayetlendiği yer Taksim olmuştur.
Yine İstanbul’un en önemli şehir planlamacılık örneklerinden biridir Taksim Meydanı; bir çok noktadan giriş ve çıkışları vardır; insanlar çok kolay bu meydana toplanabilmekte ve yine aynı kolaylıkla dağılabilmektedir. 1 Mayıs 1977 katliamının çok daha büyük bir faciaya dönüşmesini önleyen de meydanın bir anda boşalabilmesi olmuştur. (Bu cümlemiz katliamın facia olmadığı anlamında değerlendirilmemeli; bir görecelilik değerlendirmesi yapıldığı göz önünde bulundurulmalıdır.)
Hatırlanacağı gibi bir zamanlar ülkemizde 21 Mart sendromu vardı ve o gün zaman zaman bir ayaklanma kalkışmasını bastırma görüntülerinin karelerini yansıtıyordu bizlere; ancak zaman içinde bu tarihle de barışıldığı gibi ülke çapında resmi bir bayram havasında kutlanır oldu.
1 Mayıs 2010 tarihi ülkemiz açısından bir demokrasi zaferidir.
Aynı zamanda içindeki muhalif renklerin çeşitliği bakımından da büyük bir demokrasi zenginliğidir.
Bu aynı zamanda bir arada yaşayabilme kültürünün ve bilincinin oluşması bakımından da etkisi azımsanmayacak bir pratiktir.
Demokrasinin tanımlarından ve anlamlarından bir tanesi de budur.
Türkiye demokrasisi önünde duran çok önemli eşiklerden bir tanesini aşmıştır. Eşiğin aşılması sorunların hepsinin çözülmüş olduğu demek değildir.
Demokrasimizin en büyük eksikliklerinden bir tanesi ifade özgürlüğünün halen yeterince anlaşılamamış ve uygulanmıyor olmasıdır. Ayrıca sınıfsal muhalefetin ve bunun örgütsel ifade şeklinin de yerleşmediği ortadadır.
Sol parti tartışmaları bu taban üzerine oturtulmadan entelektüel bir tartışma platformu olmanın ötesine geçemeyecektir.
Avrupa’nın birçok yerinde 1 Mayıs şiddet eylemlerine sahne olmuşken, İstanbul Taksim Meydanı’ndaki görüntüler insanın içini aydınlatmış, coşku ile doldurmuştur.
“Emeği” geçen herkese teşekkürler.
Uzay Gökerman
*** Türkiye 1 Mayıs eşiğini aşmalıdır!
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home