Salı, Mart 25, 2008

Söyleyeceğiniz bir şey varsa Ankara'ya gelin!

Kuşkusuz Cumhurbaşkanı'nın Amerika ziyaretinde uzun süre konuşulacak olay Başkan Bush'un yapmış olduğu "sulu" harekettir.

Başkan nezaket kurallarını bir kenara bırakarak arkadan yaklaşıyor; Türkiye Cumhurbaşkanı muhtemelen gazetecilerle diyalog halindeyken sol omzuna pat diye vuruyor, sonra da eliyle oturması gereken yeri işaret ediyor.

Türkiye bundan sekiz sene önce Başbakan Ecevit'in bacak bacak üstüne atmış Clinton önündeki pozunu tartışmıştı. Sekiz sene sonra bu sefer Cumhurbaşkanı Amerikan sululuğuyla karşı karşıya kalmış bulunuyor.

Bu hareketin arkasında yatan bir kaç şey var.

1. Amerikalılar bunu Türkiye'ye duydukları samimiyetin ifadesi olarak ifade etse de biz bunu öyle göremiyoruz. Bunun adı laubalilik; bir adım ötesi de görgüsüzlük, kültürsüzlüktür.

Amerika'nın tohumu İngiltere'den gitmiştir. Ama İngiliz görgü ve kültürü ile yakından uzaktan alakası olmayan bir ülke varoluşmuştur o topraklarda. İzlediğimiz filmlerde Amerika'ya gidenlerin Avrupa'da tutunamayan insanlar olduğunu görmüştük. Hadi bunu biraz daha samimi havaya dökelim, önemli bölümünün hırsız, çapulcu olduğunu da söyleyelim.

Üç yüz yıl sonra bu ülkenin en tepesindeki adam sululuğu ancak yetiştiği anlayışın ürünü olarak dünyanın önünde yapabiliyor.

2. İşin bir diğer bakış açısı; Amerika'nın Türkiye'ye yaklaşımıdır. Ağır ol molla desinler tarzının yitirilmiş olması.

3. Kuşkusuz bu sululuğa maruz kalmış Cumhurbaşkanı'nın orada kalmayı sürdürme "nezaketinde" ısrar edişi.

Açıkçası görüntüler bizi çok ama çok rahatsız etmiştir. Sayın hitabını bile söylemeye elimizin varmadığı Bush'un tavrını oturana kadar devam ettirmesi, Cumhurbaşkanı'nın elini sıkmamak ve görmezden gelmek için uğraş verişine takılmadan edemiyoruz.

Bu durumlarda nedense hep aklımıza Cumhurbaşkanı'nın ikamet ettiği Köşk'ün ilk sahibinin tavır ve tutumları geliyor. Bu kıyaslamayı sadece yeri gelmiş olduğu için yapıyoruz; yoksa ortamın ve zamanın değiştiğinin de farkındayız.

Ama gönül istiyor ki; Türkiye Cumhuriyeti'nin en tepesinde oturan kişi şu sululuk karşısında geriye dönüp Amerikan Sululuğu - Kültürsüzlüğü - Görgüsüzlüğü'ne şöyle bir nokta koysaydı:

"Bizim konuşacak bir şeyimiz kalmamıştır; söyleyeceğiniz bir şey varsa Ankara'ya gelin!


Uzay Gökerman

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home