GEORGE BUSH NEDEN ÇILDIRDI

HAROLD PINTER (2005 Nobel Edebiyat Ödüllü Yazarı)
3-26-7
Assassinated Press
Çeviri: Mustafa Koçyatağı
Bu yılın başlarında ciddi bir kanser tedavisi geçirdim. Tedavi ve tedavi sonrası etkileri kabus gibi bir şeydi. Kendimi sonsuz derin ve karanlık bir okyanusta suyun altından yukarıya çıkamayan bir adam gibi hissettim. Fakat boğulmadım ve hayattayım.
Ancak; kendimi, kişisel kabusumdan uyandıktan sonra son derece yaygın bir toplumsal kabus-Dünyanın bilinen en güçlü milleti olan ve dünyanın geri kalanına savaş açan Amerika'nın histeri, cahillik, kibirlilik, aptallık ve kavgacılığı içerisine- girmiş buldum. Başkan Bush “bizim yanımızda değilseniz bize karşısınız” demişti. Aynı zamanda “Dünyanın en kötü silahlarının Dünyanın en kötü liderlerinin elinde olmasına izin vermeyeceğiz” demişti. Çok doğru. Aynaya bak ahbap o sensin.
ABD şu anda en ileri “kitle imha silahı” sistemleri geliştirmekle ve onları nerede uygun görürse kullanmaya hazırlanmakla meşgul. Amerika Dünyanın geri kalanının sahip olduğu toplamdan daha fazlasına tek başına sahip. ABD kendi fabrikalarını denetime açmazken biyolojik ve kimyasal silahlara ilişkin uluslararası sözleşmeleri imzalamaktan da kaçınmaktadır. Kendi davranışları ve kamuoyuna yaptığı deklarasyonların arkasındaki ikiyüzlülük adeta bir şaka gibi.
ABD, New York’ta ölen üç bin kişinin ölümünün kabule şayan ölüm olduğuna, bu ölümlerin bir anlamı olduğuna inanıyor. Onlar Amerikanın ölüleri. Diğer ölümler gerçek değil, soyut ve hiçbir değeri yok.
Afganistanda ölen üç bin kişiden asla bahsedilmiyor.
Irak’ta ABD ve İngiltere’nin ambargosu yüzünden temel ilaç ihtiyacından yoksun kalarak ölen yüzbinlerce çocuktan asla bahsedilmiyor.
Amerika tarafından Körfez savaşında kullanılan Depleted Uranyum etkisinden asla bahsedilmiyor. Irak’taki radyasyon seviyesi dehşet verici seviyede yüksek. Bebekler beyinleri, gözleri, cinsel organları olmaksızın doğuyor. Kulakları, ağızları veya rektumlarının olması gereken yerlerden sadece kan akıyor.
1975 yılında Doğu Timorda ikiyüzbin insanın Endonezya hükümetinin gerçekleştirdiği ve ABD tarafından ilham verilen ve desteklenen ölümlerden asla bahsedilmiyor.
Guatemala, Şili, El Salvador, Nikaragua, Uruguay, Arjantin ve Haiti’de ABD’nin desteği ve para yardımıyla gerçekleşen yarım milyon kişinin ölümünden asla bahsedilmiyor.
Vietnam, Laos ve Kamboçya’da ölen milyonlarca insandan artık sözedilmiyor.
Dünyadaki huzursuzluğun merkezi faktörü olan Filistinlilerin perişan durumundan çok az sözediliyor.
Fakat; tarihin nasıl yanlış okunduğunun ve vaziyetin ne hatalı yorumlandığının göstergesidir bu.
İnsanlar unutmazlar. Sevdiklerinin ölümünü unutmazlar,
işkenceyi sakat bırakılmayı unutmazlar,
Adaletsizliği unutmazlar,
Baskıyı unutmazlar,
Büyük güçlerin terörünü unutmazlar.
Sadece unutmazlar. İntikam alırlar.
New York’taki acımasız eylem tahmin edilebilirdi ve önlenemezdi. Dünyanın pek çok yerinde yıllardan bu yana ABD’nin yaptığı sistematik ve devamlı devlet terörüne karşı bir misilleme hareketiydi bu.
İngiltere’de kamuoyu potansiyel terör saldırılarına karşı “tedbirli” olması hususunda uyarılıyor. Bu mantık dışı. Kamuoyu nasıl tedbirli olabilecek. Gaz saldırısına karşı peçemi taksın? Ancak; teröristlerin saldırısı kuvvetle muhtemeldirki Başbakanımızın (Blair) ABD’ye alçakça ve utanmazca boyun eğmesinin kaçınılmaz sonucu olacaktır. Açığa çıkan bilgiye göre; son dönemde teröristlerin Londra metro sistemine zehirli gaz saldırısı önlendi. Fakat; böyle bir saldırı heran gerçekleşebilir. Binlerce öğrenci Londra metrosunda hergün seyahat ediyor. Böyle bir zehirli gaz saldırısından ölmeleri halinde, sorumluluk tamamıyla, metroda seyahat etmeyen başbakanımızın omuzlarında olacaktır.
Irak’a karşı planlanan savaş, ortaya çıkmıştırki, binlerce insanın, diktatörlerinden kurtarılmaları için(!) kasten ve teamüden öldürülmeleridir.
ABD ve İngiltere bütün Dünyada şiddetin tırmandırılması ve giderek Katastrof’a dönüşecek bir yolu izliyorlar. Ancak, görünen odurki, Amerika Irak’a saldırmakla dikiş yerlerinden atacak hale geldi. İnanıyorumki sadece Irak petrolünün kontrolünü ele geçirmek için değil, fakat; Amerikan yönetiminin kana susamış vahşi bir hayvan olması sebebiyle olacak olan budur. Bombalar onların sözlüğündeki tek kelime. Bildiğimiz pek çok Amerikalı hükümetlerinin durumundan korkuya düşmüş haldeler ama çaresiz görünüyorlar.
Avrupa, ABD’nin gücüne karşı dayanışma, zeka, cesaret ve meydan okumayı gösteremediği sürece, Avrupa’nın kendisi Alexander Herzen’in (Guardian gazetesinde Londrada) söylediği “Bizler doktor değiliz. Bizler Salgın hastalığız” tanımlamasını hakedecektir.
3-26-7
Assassinated Press
Çeviri: Mustafa Koçyatağı
Bu yılın başlarında ciddi bir kanser tedavisi geçirdim. Tedavi ve tedavi sonrası etkileri kabus gibi bir şeydi. Kendimi sonsuz derin ve karanlık bir okyanusta suyun altından yukarıya çıkamayan bir adam gibi hissettim. Fakat boğulmadım ve hayattayım.
Ancak; kendimi, kişisel kabusumdan uyandıktan sonra son derece yaygın bir toplumsal kabus-Dünyanın bilinen en güçlü milleti olan ve dünyanın geri kalanına savaş açan Amerika'nın histeri, cahillik, kibirlilik, aptallık ve kavgacılığı içerisine- girmiş buldum. Başkan Bush “bizim yanımızda değilseniz bize karşısınız” demişti. Aynı zamanda “Dünyanın en kötü silahlarının Dünyanın en kötü liderlerinin elinde olmasına izin vermeyeceğiz” demişti. Çok doğru. Aynaya bak ahbap o sensin.
ABD şu anda en ileri “kitle imha silahı” sistemleri geliştirmekle ve onları nerede uygun görürse kullanmaya hazırlanmakla meşgul. Amerika Dünyanın geri kalanının sahip olduğu toplamdan daha fazlasına tek başına sahip. ABD kendi fabrikalarını denetime açmazken biyolojik ve kimyasal silahlara ilişkin uluslararası sözleşmeleri imzalamaktan da kaçınmaktadır. Kendi davranışları ve kamuoyuna yaptığı deklarasyonların arkasındaki ikiyüzlülük adeta bir şaka gibi.
ABD, New York’ta ölen üç bin kişinin ölümünün kabule şayan ölüm olduğuna, bu ölümlerin bir anlamı olduğuna inanıyor. Onlar Amerikanın ölüleri. Diğer ölümler gerçek değil, soyut ve hiçbir değeri yok.
Afganistanda ölen üç bin kişiden asla bahsedilmiyor.
Irak’ta ABD ve İngiltere’nin ambargosu yüzünden temel ilaç ihtiyacından yoksun kalarak ölen yüzbinlerce çocuktan asla bahsedilmiyor.
Amerika tarafından Körfez savaşında kullanılan Depleted Uranyum etkisinden asla bahsedilmiyor. Irak’taki radyasyon seviyesi dehşet verici seviyede yüksek. Bebekler beyinleri, gözleri, cinsel organları olmaksızın doğuyor. Kulakları, ağızları veya rektumlarının olması gereken yerlerden sadece kan akıyor.
1975 yılında Doğu Timorda ikiyüzbin insanın Endonezya hükümetinin gerçekleştirdiği ve ABD tarafından ilham verilen ve desteklenen ölümlerden asla bahsedilmiyor.
Guatemala, Şili, El Salvador, Nikaragua, Uruguay, Arjantin ve Haiti’de ABD’nin desteği ve para yardımıyla gerçekleşen yarım milyon kişinin ölümünden asla bahsedilmiyor.
Vietnam, Laos ve Kamboçya’da ölen milyonlarca insandan artık sözedilmiyor.
Dünyadaki huzursuzluğun merkezi faktörü olan Filistinlilerin perişan durumundan çok az sözediliyor.
Fakat; tarihin nasıl yanlış okunduğunun ve vaziyetin ne hatalı yorumlandığının göstergesidir bu.
İnsanlar unutmazlar. Sevdiklerinin ölümünü unutmazlar,
işkenceyi sakat bırakılmayı unutmazlar,
Adaletsizliği unutmazlar,
Baskıyı unutmazlar,
Büyük güçlerin terörünü unutmazlar.
Sadece unutmazlar. İntikam alırlar.
New York’taki acımasız eylem tahmin edilebilirdi ve önlenemezdi. Dünyanın pek çok yerinde yıllardan bu yana ABD’nin yaptığı sistematik ve devamlı devlet terörüne karşı bir misilleme hareketiydi bu.
İngiltere’de kamuoyu potansiyel terör saldırılarına karşı “tedbirli” olması hususunda uyarılıyor. Bu mantık dışı. Kamuoyu nasıl tedbirli olabilecek. Gaz saldırısına karşı peçemi taksın? Ancak; teröristlerin saldırısı kuvvetle muhtemeldirki Başbakanımızın (Blair) ABD’ye alçakça ve utanmazca boyun eğmesinin kaçınılmaz sonucu olacaktır. Açığa çıkan bilgiye göre; son dönemde teröristlerin Londra metro sistemine zehirli gaz saldırısı önlendi. Fakat; böyle bir saldırı heran gerçekleşebilir. Binlerce öğrenci Londra metrosunda hergün seyahat ediyor. Böyle bir zehirli gaz saldırısından ölmeleri halinde, sorumluluk tamamıyla, metroda seyahat etmeyen başbakanımızın omuzlarında olacaktır.
Irak’a karşı planlanan savaş, ortaya çıkmıştırki, binlerce insanın, diktatörlerinden kurtarılmaları için(!) kasten ve teamüden öldürülmeleridir.
ABD ve İngiltere bütün Dünyada şiddetin tırmandırılması ve giderek Katastrof’a dönüşecek bir yolu izliyorlar. Ancak, görünen odurki, Amerika Irak’a saldırmakla dikiş yerlerinden atacak hale geldi. İnanıyorumki sadece Irak petrolünün kontrolünü ele geçirmek için değil, fakat; Amerikan yönetiminin kana susamış vahşi bir hayvan olması sebebiyle olacak olan budur. Bombalar onların sözlüğündeki tek kelime. Bildiğimiz pek çok Amerikalı hükümetlerinin durumundan korkuya düşmüş haldeler ama çaresiz görünüyorlar.
Avrupa, ABD’nin gücüne karşı dayanışma, zeka, cesaret ve meydan okumayı gösteremediği sürece, Avrupa’nın kendisi Alexander Herzen’in (Guardian gazetesinde Londrada) söylediği “Bizler doktor değiliz. Bizler Salgın hastalığız” tanımlamasını hakedecektir.
2 Comments:
Hastalığına üzüldüm ne yazık ki kanser artık grip gibi oldu, çok geçmiş olsun umarım tamamen atlatmışsındır.
Amerika için söylenecek o kadar çok şey var ki ama nerden başlamak lazım hatta Amerika için konuşmak, yorum yapmak veya herhangi birşey konuşmak bile beni açıkçası çok yoruyo ve ıııggghh oluyorum.Kısaca, nefret ediyorum.Yazını çok beğendim.
Hangi hastalıktan söz ediyoruz tam olarak onu anlayamadım sanırım.
:)
Yorum Gönder
<< Home